MERHABA BEN TÜRKAN KOCAM İŞ İCABI IRAKTA UZUN ZAMANDIR SİKİŞMEDİM YANIYORUM ATEŞİMİ SÖNDÜRÜCEK BEYLER ARASIN!
NUMARAM: 0035 351 57 32

Oysaki matematik dersi vericektim

21 Kasım 2022

Ben Atakan. Üniversite mezunu, kamuda çalışan, ek gelir olması için
Matematik dersleri veren, 1.80 cm boyunda, iri yapılı ve yakışıklı
sayılabilecek biriyim. Öğrencilerimi internete verdiğim ilanlarla
buluyorum. Genelde haftada 2-3 öğrenciye ders veriyorum. Yine bir gün
ilanda verdiğim telefon numaram arandı. Telefonu açtığımda karşımda
cıvıl cıvıl enerji dolu bir sesle karşılaştım. Arayan bayanın adı Sibel
idi. Oğlu için özel ders ile ilgili bilgi almak istediğini söyledi. Ben
de şartlarımı telefonda anlattım. Velilerin bana güven duyması için ilk
dersi ücretsiz veriyorum. Dersleri de öğrencilerin evinde veriyorum.
Ders ücretini de söyledikten sonra ertesi gün akşam 18:00’de oturduğum
semte yakın bir kafede buluşmak üzere sözleştik. Zaten semtime uzak
yerlere ders vermek için gitmiyordum. Ertesi gün sözleştiğimiz saatte
kafeye gittim oturdum. Kafe biraz kalabalıktı. Beni tanımadığı için
telefonla aradı ve kafeye telefonla konuşarak girdiği için giren kişinin
Sibel olduğunu anladım. Anlar anlamaz da içimin yağları eridi resmen.
Sibel kapalı bir bayandı, ama modern giyimliydi. Kafasındaki başörtüsü
pembe renkteydi. Üzerinde siyah uzun kollu bir tişört ve ince bir hırka
vardı. Altında da yine gül kurusu renkte dökümlü duran fakat vucut
hatlarını belli eden uzun bir etek vardı. Boyu uzun sayılırdı. İnce
belli ve alımlı biriydi. Masaya kadar geldiğinde merhabalaştık ve
yüzyüze tanışma fırsatını yakaladık. Kısa bir sohbetten sonra
içeceklerimizi sipariş ettik. Sohbete kaldığımız yerden devam ettik.
Gerçekten Sibelden etkilenmiştim. Ben bayanlarla iletişim kurmakta
iyiyimdir. Ama Sibel beni çok heyecanlandırmıştı. Sohbet ilerledikçe
birbirimiz hakkında daha fazla bilgiye sahip olmaya başlamıştık. Ben
kamuda çalıştığımı, yalnız yaşadığımı, 5 senedir İstanbul’da yaşadığımı
anlattım. Sibel de doğma büyüme İstanbul’luymuş ve kocasını 8 sene önce
kaybetmiş. Oğlu da 12 yaşındaymış. Ben oğlunun 12 yaşında olduğunu
duyduğumda şaşırdım. Neden şaşırdığımı sordu bana. Ben de, “Herhalde 17
yaşında evlendin?” dedim. Gülümsedi ve kaç yaşında gösterdiğini sordu.
“30-31 yaşında gösteriyorsun!” dedim. “Bilemedin!” dedi gülümseyerek.
Meğer Sibel 39 yaşındaymış. Bunu iltifat olsun diye söylememiştim.
Gerçekten yaşını hiç göstermiyordu. Yaklaşık 1 saat oturduk. İtiraf
etmem gerekirse aramızda farklı bir çekim oluşmuştu. Bunu onun
konuşmalarından cilveli tavırlarından anlamıştım. Haftasonu ilk ders
için sözleştik. Cumartesi öğlen 12:00’de evlerinde olacaktım. Açık
adresini aldım ve kafeden ayrıldık. İkimiz de evlerimize döndük. Daha
hafta sonuna 2 gün vardı. Her boş anımda kafeden ayrılırken arkasından
gördüğüm Sibelin kalçaları gözümün önüne geliyordu. Gerçekten dolgun ve
yuvarlaktı. 39 yaşındaki bir kadının bu kalçalara sahip olması
inanılmazdı. Haftasonu gelip çattı. Hemen hazırlandım ve yarım saat
erken Sibelin evinde hazırdım. Kapıyı çaldım. Kapıyı Sibel açtı. Beni
yarım saat erken beklemediği üzerindeki kıyafetten anlaşılmaktaydı. Başı
evde takılan basit başörtüyle kapalıydı, fakat altında ince bir tayt
üzerinde kısa kollu bir gömlek vardı. Erken gelmem sayesinde Sibelin
göğüs dekoltesini de görmüş oldum. Göğüsleri çok iri değildi, fakat
gayet dikti. “Merhaba!” dedi gülümseyerek. Ben de, “Kusura bakma, erken
geldim sanırım?” dedim. “Önemli değil!” dedi, beni içeri davet etti. Evi
gayet güzel ve genişti. Girişten sonra uzun bir koridoru vardı. Bana
misafir odasının yerini gösterdi ve müsade istedi. Üzerini
değiştireceğini anladım. Oturduğum koltuktan Sibelin yürüdüğü koridor
görünüyordu. İstemdışı da olsa arkasından baktım. Gördüğüm manzara
müthişti. Kalçaları çok güzeldi. Ve dikkatimi çeken şey Sibelin yavaş
yavaş ve daha fazla kıvırarak yürümesi oldu. Acaba baktığımı hissediyor
mu diye düşündüm. Bu ne demek oluyordu? Acaba Sibel de beni benim onu
istediğim gibi istiyormuydu? Bu düşünceler içindeyken, odaya adının Mert
olduğunu öğrendiğim oğlu girdi. Tanıştık. Biraz sohbet ettikten sonra
Sibel içeri girdi. Üzerini değiştirmişti, ama sadece taytı çıkarmış,
yerine siyah bir etek giymişti. Üzerindeki göğüs dekoltesi olan
gömleğini değiştirmemişti. Bu durum beni dahada cesaretlendirmişti.
Salondaki yemek masasında çalışabileciğimizi söyledi. Mertle birlikte
oturduk ve çalışmaya başladık. Sibel bize çay getirmişti. Çayları masaya
bırakırken resmen göğüslerini görebileyim diye daha fazla eğiliyordu.
Benim kosantrasyonum bozulmuştu. Derse başlayalı yarım saat olmasına
rağmen ben, “Ara verelim!” dedim. Sibel gülümsedi. Sanırım benim çadırı
kurduğumu tahmin etmişti. Sibel resmen onu sikmem için gözlerimin içine
yalvarır gibi bakıyordu. Yanımızda oğlu Mert olmasa hemen dudaklarına
yapışabilirdim. Masadan kalkıp koltuklara oturduk. Ben resmen buram
buram terliyordum. Bir çaresi olmalıydı. O çare Sibelden geldi. Merte
seslendi ve mutfağa çağırdı. İki dakika sonra dış kapının açılıp kapanma
sesi geldi. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken, Sibelin sesi mutfaktan
duyuldu, bana sesleniyordu. Heyecanla mutfağa gittim. Sibel mutfak
tezgahının önünde birşeylerle uğraşıyordu. “Merti Kek yapmak için
gerekli malzeleri alması için markete gönderdim!” dedi. O an yarağımda
şimşekler çakmıştı. Kazık gibi olan yarağımın resmen zonkladığını
hissediyordum. Ama ilk hareketin benden gelmesini beklediğini
anlamıştım. Artık gözüm dönmüştü, gittim ve Sibele arkadan sarıldım.
Yarağım kalçalarına değiyordu. Müthiş bir duyguydu. Sibel birden döndü,
dudaklarıma yapıştı ve “Seni kafede ilk gördüğümde sana kendimi
siktirmeyi kafama koymuştum!” dedi. “Ben de senin kalçanı gördüğümde
seni sikmeyi kafama koymuştum!” dedim. Gülümsedi, “İlk geldiğinde
üzerimi değiştirmeye giderken kalçalarıma baktığını hissettim!” dedi. Bu
sefer de ben gülmsedim, “Ne kadar zamanımız var?” diye sordum. Sibel
marketin biraz uzak olduğunu, Mertin eve gelmesinin 15 dakikayı
bulacağını söyledi. Ben de hemen işe koyuldum, “Seninle uzun uzun daha
sonra öpüşürüz. Şimdi içine girmek istiyorum!” dedim. Mutfak tezgahına
Sibeli oturttum ve eteğini sıyırdım. Birde ne göreyim: Sibel altına
külot giymemişti. Ben deli gibi amına yumuldum. Öyle bir yalıyordum ve
öyle bir emiyordum ki, çok geçmeden Sibel titreyerek boşaldı. Hemen
pantolonumu çıkardım ve sandalyeye oturdum. Sibel de dizlerinin üzerine
çöktü, bacaklarımın arasına girdi ve kazık gibi olmuş yarağımı deli gibi
yalamaya başladı. Yarağım çok uzun olmamasına rağmen kalındı. Bu durum
Sibeli dahada delirtiyordu. Kafası resmen ağzına zor sığıyordu. Ben
hemen bırakmasını söyledim. Çünkü zamanımız az idi. Bu heyecan çok
farklıydı. Sibeli ayağa kaldırdım ve mutfak tezgahına dayadım. Bir
bacağını da tezgahın üzerine cıkardım. Ben pantolonumu çıkarmıştım, ama
gömleğim üzerimdeydi. Sibelin de eteğini beline kadar sıyırmıştım.
Kalçası kabak gibi karşımdaydı. Müthiş görünüyordu. Sibelle yarı çıplak
sikişecektik. Ben yarağımın kafasını Sibelin amının çevresinde
gezdiriyordum. Sibel bana yalvarıyordu, “İçime gir aşkım, sikicim ol.
Kaç senedir kimse sikmedi bu amı. Yarağa doyur amımı!” diye inliyordu.
Ben de hem yarağımı amının çevresinde gezdiriyor, hemde, “Seni şimdi
kısa süre sikeceğim, ama artık sikicin benim, seni çatır çatır her
fırsatta sikeceğim!” diyordum. Bu konuşmalar ikimizi de dahada
azdırıyordu. En sonunda ben de dayanamadım ve yarağımın kafasını amının
girişine yerleştirdim ve bütün gücümle kökledim. Sibel uzun zamandır
amını siktirmediği için resmen çığlık attı. Bu çığlık beni dahada
azdırmıştı, sert sert amına pompalamaya başladım. Yarağım kalın olduğu
için önce biraz zorlandı, ama daha sonra alıştı ve zevk çığlıkları
atmaya başladı. Sibeli bu şekilde saatlerce sikebilirdim. Ama tahminim
sadece 5 dakikamız kalmıştı. Bu yüzden giriş çıkışlarımı hızlandırdım.
Ben pompaladıkça Sibelin kalçalarındaki dalgalanma görülmeye değerdi.
Pompaladıkça çıkan sesler beni dahada coşturmuştu. Artık
dayanamayacaktım, ama Sibel benden önce sarsılarak boşaldı. Artık ben de
son giriş çıkışlarımı yapıyordum. Boşalmadan önce yarağımı Sibelin
ıslak amından çıkardım ve Sibeli döndürdüm. Yarağımı ağzına dayadım ve
oluk oluk Sibelin ağzına boşaldım. Sibel döllerimi okadar rahat yuttu
ki, şaşırmıştım gerçekten. Yarağımı da yalayarak dölden hiçbir iz
bırakmamıştı. Hemen pantolonumu giydim, gömleğimi düzelttim. Sibel de
hemen eteğini düzeltti ve ağzını yıkamak için lavobaya gitti. Ben salona
geçtim ve beklemeye başladım. 2-3 dakika geçmeden Mert marketten geldi.
Anladım ki eğer biraz daha Sibeli sikmeyi sürdürseydim Merte
yakalanacaktık. Zamanlamamız müthişti. Mert aldığı malzemeleri mutfağa
götürdü. Sibel de hemen pratik bir şekilde Kek yapmaya başladı. Biz de
Kek hazır oluncaya kadar Mertle ders çalışmaya devam ettik. Ben, “İlk
ders bu fazla yormayalım Merti!” dedim. Sonra Kekle birlikte bir bardak
çay daha içtim ve bir sonraki dersin gününe ve saatine karar verdikten
sonra evden ayrıldım. Bir sonraki dersi hafta içi verecektim. Mert
okuldan döndükten sonra saat 17:00 dedik. Ama ben öğlen 12:00 gibi
Sibelde olacaktım, Mert gelinceye kadar doya doya sikişecektik. Bu plan
gerçekten hoşuma gitmişti. Böylece Sibelin o kalçalarının tadına doya
doya bakabilecektim