ilk defa köyde sikiştim

been daha 18 yaşlarındayken başımdan geçen biir olayı anlatacağım. Köyümüzde üzüm yetiştiriyorduk. üzümler olgunlaşmaya başladığında, kuşlardan üzümleri korumak içiin bekçilik yapmak gerekiyor. Bilhassa sığırcık dediğimiz kuş cinsinden. Bunlar sürü halinde dolaşıp,sabah ve ikindi vakitlerinde, hava biiraz serin olduğunda üzüm bağlarına gelirler. Böyle biirkaç sürü bağa indikten sonra da o yılki üzüm hasadından pek faydalanılamaz. Been de sabah ve ikindi vakitlerinde üzüm bağında bulunup kuşlardan üzümleri koruyordum. Hemen bizzim bağımızın yanında teyzemlerin de bağı vardı. Oranın da koruma görevini beenden 1 yaş küçük olan teyze oğlu nesim üstlenmişti. Biir gün ikindi vaktinde, nesim yanında kardeşi Nesime’yi de getirmişti. Nesime’yi görünce gözlerim ışımıştı. çünki küçükken nesime ile oyun oynarken, hepp kaçamak yapar, organlarımızı biirbiirine sürterdik.O zamanlar bunun karı-koca arasında yapılan sıradan biir iş olarak biliyorduk. Yine de bunu başkalarından gizlerdik. şimdi ise durum değişmişti. Been 18 yaşıında, o da 21 yaşıındaydı. çooktandır da bunu yapmıyorduk. Nesime’yi görünce ister istemez bunlar aklıma gelmişti. İçimden acaba yine yapar mıyız diye geçirdim. Vaktin daha neşeli geçmesi içiin oyun oynamayı teklif ettim. Sevinerek kabul ettiler. Oyun olarak da saklambaç oyununu seçmiştim. Bu Nesime’yle baş başa kalmak içiin iyi biir plandı. çünki teyzemlerin bağı çook gürdü. Nesim korktuğu içiin bağın ortalarına kaddar yalnız gidemiyordu. Eğer biz ortalara gidip saklanırsak bulunmamız çook zordu. Hemen ebe seçimi içiin tekerleme söyleyerek saymaya başladım. Nesim ebe olmuştu, tabii beenim sayemde. Nesim bağın kenarındaki erik ağacına dönüp, gözlerini kapatarak 100 e kaddar saymaya başladı. Been de Nesime’nin elinden tutarak, hızla bağın içlerine doğru koşmaya başladım. Nesim’in saymasının bitimine yakın kendimizi yere attık. Görünmemiz imkansızdı. Fakat bu beenim içiin yeterli değildi. Nesime’ye daha iyi saklanmak içiin bağın içlerine doğru gitmemizi söyledim. Neredeyse sürünerek bağın içlerine d aldıık. Geniş biir üzüm omcasının (biz de üzüm ağacına omca derler) altına girdik.Burası hem bulunmamızı engelleyecek, hem de rahat hareket edebileceğimiz biir yerdi. şimdi iş Nesime’yle konuşmaya gelmişti. Nefeslenirken, çocukluğumuzu ona da hatırlattım. Yüzü kızardı, amma cevap vermedi. şimdi çocuk değildi tabii. Genç Kızlığa adım atmaya başlamıştı. Göğüsleri kabarmış, elbisesinden belli oluyordu. Boyuyla posuyla biir içim su olmuştu. Alıcı gözüyle onu baştan ayağa doğru biir süzdüm. çocukluğumuzda yaptıklarımızı, şimdi de yapmak istediğimi söyledim. Kabul etmedi amma banaa sert biir karşılık da vermemişti. Onu ikna etmek içiin biir şeyler yapmam gerekiyordu. Bağ evinde beenim biir süs eşyam vardı. Onu görünce çook beğenmişti. Biirden aklıma o süs eşyası geldi.Eğer kendisini biiraz sevip okşarsam, o süs eşyasını ona vereceğimi söyledim. Ama bugün eve giderken götürürüm dedi. Kabul dedim, tabii sevinerek. Yanıma gelmesini söyledim. Hemen gelip yaslandı bana. Demek ki o da istiyormuş amma naz yapıyormuş. Boşuna dememişler kız evi, naz evidir, diye. Yüzünü okşamaya başladım. Sonra dudaklarım yüzünde dolaşmaya başladı. Kulağını hafifçe ısırdım. Ellerim ise göğüslerine inmişti. Yeni tomurcuklanan göğüsler avuçlarımı dolduruyordu ve taş gibi serttiler. O da boş durmuyor, ellerini sırtımda dolaştırıyordu. Demek ki göğüslerini okşamam hoşuna gitmişti. Elimi tişörtünün içiine soktum. Ellerim direk göğüslerini buldu. Sutyen takmamıştı. Takmasına gerek de yoktu. çünki sutyen takılacak büyüklükte değillerdi. Elbisesini yukarı sıyırarak göğüslerini açığa çıkardım. Uçları pembeydi. Okşanmaktan irileşmeye başlamışlardı. Hemen ağzımı yanaştırıp emmeye ve yalamaya başladım. Bu çook hoşuna gitmiş olmalı ki, kısık kısık iç geçiriyordu.